Maalesef ülkemizde İngilizce eğitimi çok başarılı değil. Öğrenciler de muhtemelen öğrenmek konusunda çok istekli değil. Çok uzun süreye yayılan bir eğitim süreci var ve arada bol bol unutmaya fırsatımız oluyor. Oysa ki dil unuta unuta öğrenilecek bir konu değil.

Şahsen İngilizce öğrenirken kelime hazinemin berbat, gramer konusunda takıntılı (muhtemelen eğitimin bize öğrettiği kötü bir davranış) yine de gramer konusunda çok kötüyüz.

Şahsen İngilizce kursunda çeşitli kitaplar verilmesine rağmen onları da çok verimli bulmadım. Sonuçta bakına bakına Raymond Murhpy’nin kitaplarında karar kıldım.

Önce “Essential Grammar In Use” kitabını aldım ve her konuyu tek tek baştan çalıştım. 2-3 ayımı aldı fakat temelleri yeniden düzenlemiş oldum. Bu kitap şöyle ki, sol tarafta konuyu anlatıyor, sağ tarafında konuya dair sorular yer alıyor ve kitabın sonunda da soruların cevapları bulunuyor; yani bir öğretmen olmadan da çalışabiliyor ve nerede hata yaptığınızı bulabiliyorsunuz. Seviye olarak en temel konuları işliyor.

Bu kitabı çalışırken aynı anda a2-b1 arası uygun İngilizce hikaye kitaplarını da okumaya çalıştım.

Sonrasında ” English Grammar in Use” kitabını aldım ve her konuyu aynı şekilde tek tek çalıştım. Bu kitabı bitirmem çok daha fazla vaktimi aldı. Muhtemelen 4 ay veya daha fazla sürmüş olabilir. Yukarıdaki kitapla aynı yöntemle hazırlanmış bir kitap.

Bu kitapla birlikte araya bol bol b1-b2 seviyesi hikaye kitabı okudum. Hatta kendime güven geldiğinde İnternetten İngilizce alt yazılı, yavaş ilerleyen dizileri izlemeye başladım. Bu dönemde Star Trek dizilerinden “Star Trek: Enterprise” İngilizce alt yazılı izlediğim ilk dizi serisi oldu. Sonrasında “Star Trek: Voyager” ve ” Star Trek: The Next Generation” serilerini de izledim. Sosyal birisi olmadığım için bu konuda yeterli vakit bulabildiğimi düşünüyorum.

“Cambridge Advanced Grammar in Use” kitabını yarıya kadar çalıştım fakat hiç bitiremedim. Daha çok akademik İngilizceye yönelik olarak algıladım.

Bu dönemde çeşitli İngilizce kitapları alıp direk okumaya da başladım. “Wimpy Kid” (Saftirik) serisi bu dönemde muhtemelen ilk başladığım İngilizce kitap serisiydi. Sonrasında Harry Potter serisi, The worst witch serisi gibi çocuk romanlarını da okudum.

Haruki Murakami sevdiğim ve Türkçelerini okuduğum için İngilizcelerini de okuyayım dedim ve tüm kitaplarını aldım. Bir kaç tanesini okudum ve kendime öz güvenim arttı. Murakami’den en son 704 sayfalık bir takoz olan Killing Commendatore kitabını okudum. Okuduğum en kalın İngilizce kitabı olarak kaldı.

Arada YouTube videloları falan da dinliyor ve izliyordum. İlk başlarda şu kanal işime çok yarıyordu: https://www.youtube.com/c/EnglishFairyTales çocuklara ve gençlere önerilebilir. Sonrasında tren yolu belgesellerine sardım ve Michael Portillo’nun tren yolu belgesellerini (çok muhtemel tüm serileri, tüm sezonlarını) bir şekilde edinip izledim.

Konuşma kısmı en zor kısım. Ülkemizde turist bulmak, dil geliştirmek çok zor. Dil kursu için bulunduğum yabancı ülke (Malta) bu konuda çok faydalı olmuştu. Dil için açılmakta olan çeşitli konuşma klüpleri var, belki onlar bu dönemde denenebilir.

Şahsen online uygulama ve onun üstünden eğitim kullanmadım, fakat sözlük olarak Google Translate ve Cambridge Sözlük hem okulda hem arada işime yarıyor.

Destan oldu, özür dilerim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir