Sık idrara çıkma şikayetiyle gittiğim doktordan böbreklerimin bir tanesinin bulunamaması şokunu yaşıyorum.
Belki çocukken geçirilmiş bir idrar yolları enfeksiyonu sebebiyle olmuş olabilir dediler. Yerinde işlevsiz küçük bir kitle kalmış. Ama böbrek yok.
80’ler nesli olarak SGK kuyruklarını iyi biliyoruz. Kuduz köpek şüphesiyle gittiğimiz hastanelerden para yok diye aşı yapılmamasını bile yaşadığımız için ne zaman bu kaybı yaşadığıma dair bir fikrim yok.
2005 gibi bir idrar yolları enfeksiyonu geçirdiğimi hatırlıyorum sadece.
İmkan varsa böbrek, dalak, pankreas, sigara alkol varsa akciğer ve pankreas bir baktırmakta yarar var.
Ne alkol, ne sigara, sadece stres ve kronik depresyon ve bıraktığı izler var. Sağolsun hiç peşimi bırakmayacak gibi.
Gut teşhisini daha geçen hafta koymuşlardı ve yediğim içtiğime düzen vermeye çalışırken ikinci bir aparkat yemiş gibi oldum. Moral yerlerde.
Müntehir şairler kervanına katılacak bir şiir kitabım bile yok. Yine de insan evrimine olan inancım şaşmaz. Uyum sağlarız veya ölürüz.
Bundan sonra attığım depresif yazılardan, şiirlerden, öfke patlamalarından etkilenmemek için beni sessize almanız iyi olabilir.
İşin güzel yanı, insanın iki böbreği olması sebebiyle yine de hayata tutunabiliyor. Yani şaban filmindeki gibi “6 ay ömrün kaldı” durumu yok.
Diyet, kilo kontrolü, spor, sürekli takip derken biraz daha sizinle birlikte olacak gibiyim.
Gelecek günlerimin sonsuz olmadığının bilinciyle özellikle özgür yazılıma dair geride “bir eser” bırakmaya çalışacağım.
Her ne kadar 15 Temmuz’da bir hatıra olarak kimi zihinlere kazınsak da bunu ne bir başarı ne de bir eser olarak göremiyorum.
Açıkçası zaten sayısını sadece benim bildiğim bir başka intihar demesi veya saldırısı bile sayılabilir. #SabriVSTank
Teşhis aşamasında 15 Temmuz gazisi olmanın avantajı çok oldu. Muayene ücretleri SGK’lıya 2000 lira çeken hastanelerde bir kuruş ödemeden muayene oldum, bir hafta hastanede yatıp bir kuruş ödemeden çıktım. Emeği geçen milletimiz (vergi verenlerimiz) varolsun.
Düşününce, “Sen ameliyat parasını öde, biz sana sonra öderiz” gibi bir garabeti de yaşamadım. Yaşansaydı muhtemelen indirmedik kapı pencere bırakmazdım.
Her ne kadar İlahiyat Mezunu olsam da bölümün en kötü öğrencisi ben olabilirim. 28 şubat sürecinde mecburen okuduğum bir bölümdü. O dönemde ilgilenmeye başladığım yazılım ve kitaplar ile 15 Temmuz’a kadar ayakta kalım. 15 temmuz sonrası devletin bakımına muhtaç olduk.
Geçen sene Temmuz ayında son çalıştığım ve bana anlamlı bir iş yaptırmayan, katkı üretmediğimi düşündüğüm iş yerinden ayrılıp 2. üniversiteden Bilgisayar Programcılığı diploması için okumaya başladım. Haftaya sınavlar var. Yaz okulundan da ders alıyorum.
Zihnimi meşgul tutarak hayatta kalmaya çalışacağım. Pek çok teşhisten birisi olan Antisosyal Kişilik Bozukluğum, Dikkat Eksikliğim ve Dissosyatif Kişilik Bozukluğu teşhisleriyle sizlerin başını ütülemeye devam edeceğim.
Özgür yazılımla kalın.
Allah şifa versin, beterinden korusun.
Teşekkür ederim. Tek okurum sen kaldın.